NASRETTİN
HOCA ve MİSAFİRLİK
MİSAFİR SEVMEZ
Hoca, pek
misafiri sevmezmiş. Ne zaman birisi gelecek olsa, bahaneler ileri sürer, kabul
etmezmiş.
Bu huyunu
bilen birisi. Hoca’ya misafir gitmeyi aklına koymuş. Sokağında pusuya yatmış.
Tam
Hoca,
eşeğiyle evine girerken, saklandığı yerden çıkıp:
– Çok iyi
oldu, demiş. Ben de size gelmiştim. Davetsiz misafir, ayağını eşikten tam
atarken Hoca:
- Dur hele,
burada bekle, deyip içeri girmiş.
Karısına da
misafiri atlatmasını söylemiş.
Misafir
kapıda beklemiş, beklemiş hiç ses seda yok. Kapıyı çalmış. Pencereye Hoca’nın
karısı çıkmış.
– Hoca
efendi evde yok, demiş.
Misafir
şaşkın:
– Nasıl
olmaz. Gözümle gördüm, biraz önce içeri girdi. Hatta bana da burada beklememi
söyledi, deyince Hoca kafasını uzatıp:
– Ne diye
anlamıyorsun? Ev benim değil mi? demiş. İster olurum ister olmam!
TANRI MİSAFİRİ
Akşehir’de
dolaşan, ne yaptığını, nerede yatıp kalktığını kimsenin bilmediği bir
oğlancağız varmış. Sicili de ahvali de hani pek beyaz değilmiş. Hırlı gürlü
birisiymiş. Gecenin bir yansı Hoca’nın kapısını çalıp:
– Efendi,
Tanrı misafiriyim, demez mi!
Hoca gayet
sakin:
– Yanlış
kapıyı çaldın evlat, demiş, misafir Tanrı’nın misafiri de, ev Tanrı’nın evi
değil!
YATMADAN
ÖNCE YENEN ÜZÜM
Adamın biri bir gün Nasrettin Hoca'ya misafirliğe gitmiştir. Hoca ise misafirini elinden geldiği gibi karşılamış, ona güzel şeyler ikram etmiş, uyuyana kadar onunla sohbet edip güzel vakit geçirmesini sağlamıştır. Tam uyumaya karar vermişler, misafirin canı üzüm çekmiş. Öyle ya, açıktan "Canım üzüm istiyor." diyememiş. Sonra da bir makam tutturmuş ve şarkı benzeri bir şeyler mırıldanmış.
'Bizim iller, bizim iller! Yatarlarken üzüm yerler'
Nasrettin Hoca imayı anlamış ama tam uyuyacakken gecenin bir vakti
üzüm çıkarmak hiç işine gelmemiş. O da benzer bir makam tutturmuş.
'Biz de öyle adet yoktur. Saklarlar da güzün yerler.'"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder